Askerlik
yapanlar, kökeni Kürt ya da gayri müslim olanlar için sanırım yukarıdaki
kitabın başlığı bir çok şeyler anlatmaya yetiyor.
’Peygamber
Ocağı’ olarak adlandırılan askeri kışlalar, ve ’kutsal görev’ denilen askerlik görevine başlayan türklerin dışındaki kültürlerin, çoğu zaman şiddetle
karşı karşıya kaldığı, ana, baba ve kendisine
yönelik küfürlerle küçük düşürüldüğü konusu yeni değildir.
Askerlik
yapanlar bilir. Biz Kürtler askerlikte etniki anlamda şiddet ve hakkaret ve
dayakla karşı karşıya kalıyoruz. Fakat ’Gabro’ kıtabında da açık görüleceği
gibi, Asuri Süryaniler hem etniki hem de inancından dolayı baskı altına alınmakta. Zaten belirli bir süre gözetim altında tutuluyor bu insanlar. Ayırımcılık,
rütbe ve görev dağılımı esnasında açıkça uygulanmaktadır.
Bir
de alnımıza yapıştırılmış ’hain’lik mertebesi var. Hem insanları hain
göreceksiniz hem de askerliğe alacaksınız. Tüm bunlar üstüste konulduğunda,
daha ilk haftalarda ’peygaber Ocağı'yla alakası olmadığı görülecektir. Hele hele ’Gabro’ gibi gönlü Mesih sevgisi
ile dolu ve saf olanların bu peygamber ocağındakı uygulamaları anlamasına imkan yok.
Kayseri
de başlayıp Agirî ye (Ağrı) kadar devam eden askerliği boyunca, bir ‘hain’in
en küçük insani yaklaşımları sevgi ve saygıyla cevap verdiğine şahit
olacaksınız. ‘Peygamber ocağı’nı sıkça tekrarlayıp, bunun tersini yapan ve
kendini ev sahibi sanan, kutsal bir dinin temsilcileri gören bazı er ve
komutanların vazife esnasında kendi değerlerini nasılda ayaklar altına
aldıkları görülecektir. Bir imam’ın, komutanlığı, ve o’nun cami inşa etme
girişimleri, diğer yandan devlet malını talan etmesi ve rakı sofrasında keyif
sürmesine şahit olacaksınız.
‘Gabro’ adlı roman bir Asuri Süryani aydını, Fehmi Bargello tarafından kaleme
alınmış bir eser. Türkiye’de demokrasinin gelişimi ve açılım sürecinin
tartışıldığı şu döneme yarar sağlayacağı muhakkak. Askeri kışlalarda etniki anlamda Türk olmayanlara uygulananların
biliniyor olmasına rağmen fazla yazılmaması büyük bir eksiklikti. Süryaniler
açısından bir ilk olan bu çalışma, bu konuya insani anlamda bir eleştirisel göz
ile yaklaşımı, çok olumlu bir adım olarak görmek, değerlendirmek gerekir. Suçlu aramıyor. İnsan olmamızı hatırlatıyor. Eleştirmiyor, toleransın anlamını öne çıkartıyor.
Kıtabın mizahi yanı ise eseri daha değerli kılıyor. Gabro’yu sünnet etmek
için ikna etmeye çalışan söz konusu imam-komutanın baskısını okurken hem
düşünecek hem de gülmekten kırılacaksınız. Türkçesi kıt olan, belki de
hayatında deniz görmeyen, ‘ton’ balığını çeşidini tanımayan Gabro’ya verilen
bir ‘ton’ balığı konservesi alma emrini, nasıl bir ton balık (1000 kg ) olarak
algıladığına şahit olacaksınız. Müzik aletini tanımamasına rağmen, kendini
biliyormuş gösteren ve hayatı boyunca görmediği kilolarca ağırlıktaki müzik aletinin
Gabro’nun başına bela olması, bu aleten kurtulmak ve yer değiştirmek için
kendini hasta olarak gösterme maceralarını okuyucuya keyifli dakikalar
yaşayacaksınız.
Bu arada askerlik boyunca kültürel anlamda hayli bilgili olan saygın
komutanlardan da behsediyor, Gabro. Kürtlerle olan dostluğa parmak basıyor. Ve
iyi insanlara karşı olan güvenini göstermek istiyor, onların güzel yanlarını
daha da olumlu yöne çekmesi kitabın bir başka ilgi çekici yanı.
Gabro’nun yanında olan bir başka Süryani’nın kendini gizlemesi ve
kimliğinin açığa çıkmaması yaptıkları yanında Gabro’nun ısrarla kimliğine sahip
çıkması ve bu konuda soran arkadaşlarına bilgi vermesi de kitaba bir başka
özellik, değer veriyor.
Gabro kitabı Isveç’te baskıdan çıktı ve hayli ilgi gördü. Roman
denemesi türünde olan bu çalışma isveçce kaleme alınmış. Çok akıcı bir üslup
ile yazılmış, kıtabı eline alan kişi bitirmeden bir köşeye bırakacağını
sanmıyorum. Böylesi değerli bir eserin okunması lazım. Kitap tanıdıklar aracılığıyla
bazı Süryani kültür derneklerinden temin edilebilinir.
Inga kommentarer:
Skicka en kommentar
Obs! Endast bloggmedlemmar kan kommentera.